KUNUT DUASI
يَا رَب، كَمْ مِنْ نِعْمَةٍ أَنْعَمْتَ بِهَا عَلَيْنا قَلَّ لَكَ بِهَا شُكْرُنَا
وَكَمْ مِنْ بَلِيَّةِ ابْتَلَيْتَنَا بِهَا قَلَّ لَكَ بِهَا صَبْرُنَا
فَيَا مَنْ قَلَّ لَهُ عِنْدَ نِعْمَتِهِ شُكْرُنَا فَلَمْ يَحْرِمْنَا
وَيَا مَنْ قَلَّ لَهُ عِنْدَ بَلِيَّتِهِ صَبْرُنَا فَلَمْ يَخْذُلْنَا
وَيَا مَنْ رَآنَا عَلَى الْمَعَاصِي فَلمْ يَفْضَحْنَا
يَا كَرِيمَ الصَّفْرِ، يَا عَظِيمَ الْمَنِّ، يَا حَسَنَ التَّجَاوُزِ، يَا وَاسِعَ الْمَغْفِرَةِ، يَا سَامِعَ كُلِّ نَجْوَى، يَا كَاشِفَ كُلِّ بَلْوَى، يَا مُنْتَهَى كُلِّ رَجْوَى!
وَقَفْنَا بِبَابِكَ، وَلُذْنَا بِجَنَابِكَ
فَلَا تَرُدَّنَا خَائِبِينَ، وَلَا مِنْ رَحْمَتِكَ مَطْرُودِينَ
فلَا تَرُدَّنَا خَائِبِينَ، وَلَا مِنْ رَحْمَتِكَ مَطْرُودِينَ
اِرْحَمْنَا اِذَا تَوَفَّيْتَنَا
تَوَلَّانَا اِذَا وَلَّيْتَنَا
سَامِحْنَا إِذَا اَغْمَتَّنَا
تَفَضَّلْ عَلَيْنَا إِذَا حَاسَبْتَنَا
وَلَا تَسْلُبْنَا الْإِيمَانَ وَقَدْ عَرَّفْتَنَا
اَللَّهُمَّ ذَكِّرْنَا النُّطْقَ بِلَا اِلَهَ إِلَّا اللهِ
إِذَا انْقَطَعَتِ الْأَسْبَابُ، وَتَبَاعَدَ الْأَحْبَابُ، وَصُفِّدَتِ الْأَبْوَابُ، وَلَمْ يَبْقَ إِلَّا بَابُكَ مَفْتُوحًا اَللَّهُمَّ فَاقْبَلْنَا
وَلَمْ يَبْقَ إِلَّا بَابُكَ مَفْتُوحًا اَللَّهُمَّ فَاقْبَلْنَا
اَللَّهُمَّ لَا تَدَعْ لَنَا فِي مَقَامِنَا هَذَا ذَنْبًا إِلَّا غَفَرْتَهُ، وَلَا هَمًّا إِلَّا فَرَّجْتَهُ، وَلَا مَيْتًا إِلَّا رَحِمْتَهُ، وَلَا مَرِيضًا إِلَّا شَفَيْتَهُ، وَلَا مُبْتَلًا إِلَّا عَافَيْتَهُ،
اَللَّهُمَّ اشْفِ كُلَّ مَرِيضٍ، وَعَافِ كُلَّ مُبْتَلًا، اَللَّهُمَّ أَلْبِسْهُمْ لِبَاسَ الْعَافِيَةِ يَا مَنْ كَشَفْتَ الضُّرَّ عَنْ أَيُّوبَ
اَللَّهُمَّ إِنَّ لَنَا إِخْوَانًا وَأَحْبَابًا سَبَقُونَا إِلَيْكَ، وَحَلُّوا ضُيُوفًا بَيْنَ يَدَيْكَ، هَذَا أَمْرُهُمْ لَا يَغْفَى عَلَيْكَ. اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لَهُمْ وَارْحَمْهُمْ، وَعَافِهِمْ وَاعْفُ عَنْهُمْ، وَأَكْرِمْ نُزُلَهُمْ، وَاجْعَلْ قُبُورَهُمْ رَوْضَةً مِنْ رِيَاضِ الْجِنَانِ. وَاجْمَعْنَا بِهِمْ يَا رَبَّنَا فِي جَنَّاتِكَ جَنَّاتِ النَّعِيمِ.
اَللَّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ، كَرِيمٌ، رَحِيمٌ، تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنَّا
اَللَّهُمَّ انْصُرْ دِينَكَ، وَكِتَابَكَ، وَعِبَادَكَ الصَّالِحِينَ
لُطْفَكَ يَا رَبَّنَا بِأُمَّةِ مُحَمَّدٍ أَجْمَعِينَ
اِشْتَدَّ عَلَيْنَا الْبَلَاءُ، وَزَادَتْ عَلَيْنَا الْفِتَنُ، وَتَكَالَفتْ عَلَيْنَا الْمِحَنُ. فَإِلَيْكَ نَشْكُو ضَعْفَ قُوَّتِنَا، وَقِلَّةَ حِيلَتِنَا. نَصْرَكَ الْقَرِيبُ يَا سَمِيعُ يَا مُجِيبُ. فَرَجَكَ الْقَرِيبُ يَا سَمِيعُ يَا مُجِيبُ
رُحْمَاكَ يَا رَبَّنَا بِالضُّعَفَاءِ وَالْفُقَرَاءِ وَالْمَسَاكِينِ وَالْأَيْتَامِ وَالنَّازِحِينَ وَالْأَسْرَى وَالْمُشَّرَّدِينَ, هَذَا حَالُهُمْ ظَاهِرٌ بَيْنَ يَدَيْكَ, اِسْتَنْصَرُوكَ يَا اللهُ فَانْصُرْهُمْ، اِسْتَنْجَدُوكَ يَا اللهُ فَانْجُدْهُمْ، تَوَكَّلُوا عَلَيْكَ يَا رَبَّنَا فَإِلَيْكَ آكِلْهُمْ
رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا بِذُنُوبِنَا وَلَا بِمَا فَعَلَهُ السُّفَهَاءُ مِنَّا
رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا الْيَسِيرَ، وَتَجَاوَزْ عَنِ التَّقْصِيرِ
رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنْتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ وَتُبْ عَلَيْنَا إِنَّكَ أَنْتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
وَآخِرُ دَعْوَانَا أَنِ الْحَمْدُ للهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
وَصَلِّ اللَّهُمَّ وَسَلِّمْ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آَلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ
TÜRKÇE ANLAMI
Rabbimiz! Nice nimetlerle bizi rızıklandırdın da şükürsüzlüğümüz bu nimetleri azalttı. Nice imtihanlarla bizi sınadın da sabırsızlığımız, mükâfatını azalttı. Ey kendisine şükürsüzlük ettiğimiz halde bizi huzurundan mahrum etmeyen! Ey imtihanlarında sabırsızlık gösterdiğimiz halde bizi yalnız bırakmayan! Ey bizi günahlar içinde gördüğü halde açığa çıkarmayan!
Ey Affı bol olan! Ey cömertliği yüce olan! Ey affı güzel olan! Ey mağfireti geniş olan! Ey tüm fısıltaları duyan! Ey tüm sıkıntıları gideren! Ey tüm isteklerimize icabet eden! Kapında durduk. Huzuruna sığındık. Bizi eli boş gönderme. Bizi rahmetinden esirgeme. Bizi eli boş gönderme. Bizi rahmetinden esirgeme. Ruhumuzu aldığında bize merhamet eyle. Bizi mükellef kıldığında yalnız bırakma. Ceza anında dâhi affınla muamele eyle. Hesap anımızda bizi bağışla. Bizi hidayete erdirdikten sonra saptırma.
Allah’ım! Yollar tükendiğinde, dostlar yalnız bıraktığında, kapılar kapandığında ve Senin kapın dışında bütün kapılar örtüldüğünde bize Kelime-i Tevhid’i hatırlat ve bizden kabul et. Allah’ım! Bu halimizden günahlarımızı arındırmaksızın ayırma. Gidermediğin kederde bırakma. Ölenlerimize rahmet eyle. Hastalarımıza şifa eyle. Mübtela olanlarımızı affeyle. Allah’ım! Tüm hastalarımıza ilacını içir. Tüm mübtela olanları bağışla. Allah’ım onlara afiyet kıyafetleri giydir. Ey Eyyüb’ün sıkıntılarını def eden!
Allah’ım! Bizden önce sana yol alan kardeşlerimiz ve sevdiklerimiz var. Huzurunda misafir olarak bulunuyorlar. Hallerini en iyi bilen Sensin. Allah’ım! Onları bağışla ve rahmet et. Onları affet ve kabul et. Makamlarını yücelt. Kabirlerini Cennet bahçesi kıl. Rabbimiz! Bizi onlarla Naim cennetlerinde kavuştur. Allah’ım! Sen affeden, ikram eden ve rahmet edensin. Affetmeyi seversin bizi affet. Allah’ım! Dinine, kitabına ve sâlih kullarına yardım et. Ümmeti Muhammed’in tamamına lutfeyle Ey Rabbimiz!
Üzerimizdeki imtihan ağırlaştı. Etrafımızdaki fitneler çoğaldı. Dertler hücuma geçti. Gücümüzün zayıflığını, çaresizliğimizi sana şikâyet ediyoruz. Yakın bir zafer ver. Ey duyan ve icabet eden; yakın bir kurtuluş ver! Ey duyan ve icabet eden! Ey Rabbimiz! Kimsesizlere, fakirlere, evsizlere, yetimlere, mültecilere, esirlere ve evsizlere rahmet et! Onların hali apaçık önündedir. Senden yardım diliyorlar, onlara yardım eyle Allah’ım! Senden kurtuluş diliyorlar, onları kurtar Allah’ım! Sana tevekkül ediyorlar, icabet edenleri yalnızca Sensin Allah’ım!
Rabbimiz! Bizi günahlarımızla haşretme. İçimizdeki sefihlerin yaptıkları yüzünden bizi helak etme. Rabbimiz! Az olanlarımızın (Sâlihlerin) yaptıklarını kabul eyle. İhmalkarlıklarımızı bağışla. Rabbimiz! Bizden kabul et şüphesiz ki Sen işiten ve bilensin. Tevbelerimizi kabul eyle zira tevbeleri kabul eden er-Rahim Sensin. Rabbimiz! Bize dünyada ve ahirette iyilik ver ve bizi Cehennem ateşinden koru.
Dualarımızın sonu Alemlerin Rabbine hamd etmek iledir. Efendimiz Aleyhisselam’a, O’nun (s.a.v) ailesine ve ashabının tamamına salât ve selam et.
